Pam Bondi, Trump'ın 2020 Seçim İddialarının Baş Aktörü Olarak ABD Adalet Bakanı Oldu

  • Ertan Şenyurt
  • 15 Ara 2024
Pam Bondi, Trump'ın 2020 Seçim İddialarının Baş Aktörü Olarak ABD Adalet Bakanı Oldu

Pam Bondi'nin Tartışmalı Yükselişi: Seçim İddialarından Adalet Bakanlığı'na

ABD'de siyasetin iyice gerildiği 2020 başkanlık seçimleri sürecinde Pam Bondi adını çok defa duyduk. Florida'nın eski Adalet Bakanı olan Bondi, Donald Trump'ın seçim sonuçlarını tanımayan kampanyasının en aktif savunucularındandı. Trump'ın danışmanları arasında öne çıkan Bondi, Kasım 2020'de Pennsylvania'daki oy sayımı sürerken televizyon kameralarının önüne çıkıp Trump'ın bu eyaleti kazandığını iddia etmişti. Oysa resmi rakamlar o an Biden'ın önde olduğunu, nihai olarak da eyaleti 80 bin farkla Biden'ın aldığını gösterdi. Bondi'nin 'ölü seçmenler' üzerinden ortaya attığı neredeyse bir milyon sahte oy iddiası ise herhangi bir kanıta dayanmadan basına servis edildi.

Bondi bu iddialarının ardından, özellikle seçim iddiaları ve sandık güvenliği tartışmalarıyla gündemde kalmaya devam etti. Başını çektiği davalar, posta yoluyla kullanılan oyların geçersiz sayılması ve sonuçların değiştirilmesi için mahkemelere taşındı. En çok tartışılan davalardan biri, Pennsylvania’da kimlikleri hayatta olmayan seçmenler adına kullanıldığı iddia edilen oyların iptali için açıldı. Ancak yetkililer böyle bir hileye rastlamadıklarını açıkladı.

Senato Sorgusunda Kaçamak Yanıtlar, Sivil Toplumdan Büyük Tepki

Büyük tartışmaların ardından, Cumhuriyetçi senatörlerin oylarıyla Adalet Bakanı sıfatına kavuşan Bondi'nin Senato oturumları da hiç kolay geçmedi. Senatör Dick Durbin'in defalarca 'Biden'ın yasal olarak başkan seçildiğini kabul ediyor musunuz?' sorusuna Bondi doğrudan yanıt vermekten kaçındı. Yalnızca 'Başkan Biden, Amerika Birleşik Devletleri Başkanıdır' cümlesini tekrarladı ama Trump’ın kaybettiğini açıkça kabul etmedi.

Onun bu tavrı hem Demokrat senatörler hem de birçok bağımsız hukukçu tarafından Trump'a sadakatini hukukun üzerindeymiş gibi göstermesi nedeniyle ağır biçimde eleştirildi. NAACP, AFL-CIO ve Greenpeace gibi ülkedeki önde gelen sivil toplum kuruluşları Bondi'nin; oy kullanma hakkına getirdiği sınırlamalar, seçim sonuçlarının sabote edilmesi ve yasa dışı oylama iddialarıyla demokrasiye zarar verdiğini belirterek atamaya sert karşı çıktı.

Bondi'nin ilk işlerinden biri de Georgia eyaletinde, oy kullanımıyla ilgili yeni ve kısıtlayıcı yasa değişikliklerine karşı açılmış bir davayı Adalet Bakanlığı'ndan çekmek oldu. Bu hamle, onun Trump döneminin baskıcı oy kullanımı politikalarına sadık kaldığını gösterir nitelikte. Özellikle Georgia’daki seçmen hakları konusunda federal korumanın geri çekilmesi, seçmenlerin erişimini zorlaştıran uygulamaların önünü açabilir.

Bununla birlikte, Bondi'nin geçmişte Pennsylvania’da seçim yetkililerini ve Cumhuriyetçi Seth Bluestein gibi kendi partisinden isimleri bile hedef gösterdiği biliniyor. Bluestein, oy sayımı şeffaflığı için kamuoyuna bilgi vermişti ancak ardından antisemitik tehditlerle karşılaşmıştı. Bu olaylar; Bondi’nin, Trump’ın seçim görevlilerine yönelik baskı politikasını sürdürdüğüne işaret ediyor.

Bondi'nin Adalet Bakanlığı'na atanması, bakanlığın bağımsızlığının Trump çizgisinde siyasileştiği endişelerini yeniden alevlendirdi. Kimileri için bu atama, ABD adalet sisteminin tarafsızlığına ve demokrasinin işleyişine yönelik uzun vadeli bir tehdit olarak görülüyor.

Bir yorum Yaz