Essex Polisi'nin Allison Pearson'a Yönelik Sosyal Medya Soruşturması Nasıl Büyüdü?
Sosyal medyada yapılan bir paylaşım bazen bir gazetecinin özel hayatına, psikolojisine ve hatta özgürlük tartışmalarına kadar uzanabiliyor. Telegraph köşe yazarı Allison Pearson, 2023'te attığı bir tweet nedeniyle Essex Polisi'nin merceğine girdi. Pearson, İngiltere'de tartışma yaratan "iki kademeli polis uygulamaları"nı Pro-Filistin yürüyüşleri üzerinden eleştirmişti. Bir takipçisi bu paylaşımı şikayet edince olay, Pearson'ın beklemediği kadar ciddiye bindi.
Essex Polisi, soruşturma açtığı Pearson'ın evine Remembrance Sunday gibi sembolik bir günde gitti. Polislerle yüz yüze gelen Pearson, neredeyse hiçbir bilgi alamadı. Hangi paylaşımı nedeniyle soruşturma açıldığını ya da kim tarafından şikayet edildiğini öğrenemedi. Polis, bu ayrıntıları açıklamamakta ısrar etti. Pearson ise bu süreci "şok edici ve kesinlikle yanlış" bulduğunu yazdı. O dönemde hakkında çıkan haberlerde, başından geçenleri "Kafkaesk", yani başı sonu belli olmayan karanlık bir kovalamaca olarak tanımladı.
Polisten Gelen Suçlama, Savcılıktan Gelen Karar ve Psikolojik Etkiler
Olayın ilginç yanı, Essex Polisi'nin kendi yürüttüğü soruşturmanın Pearson tarafından kamuoyuna açıklanmasına bu kez itiraz etmesi oldu. Polis, gazetecinin bu gelişmeleri haber yapmasını "etik dışı" diye suçladı. Pearson ise toplumun bilgi alma hakkını savunarak geri adım atmadı. Yaşananlar, İngiltere'deki ifade özgürlüğü ve polisin sosyal medya üzerindeki tutumu konusunda bir kez daha büyük tartışma başlattı.
Soruşturma aylarca sürdü. Sonunda İngiltere'deki Crown Prosecution Service (CPS), yani başsavcılık devreye girdi ve kamu düzenini bozan herhangi bir suç bulunmadığına hükmetti. Yani Pearson hakkında "kamu düzenini bozma" gerekçeli soruşturmada hiçbir ceza verilmedi, dosya kapandı.
Ancak işin psikolojik boyutu da vardı. Pearson, bu süreçte ciddi bir stres yaşadığını, hatta zaman zaman yaşama dair isteğini yitirdiğini ve intiharı düşündüğünü açıkladı. Uzun süren belirsizlik, polisin soğuk yaklaşımı ve kamuoyu baskısı kendisini oldukça yıprattı.
Soruşturma, İngiltere'de ifade özgürlüğünün sınırları, polisin sosyal medya müdahalesi ve "suç oluşturmayan nefret olayları" gibi uygulamaların eleştirildiği yeni bir gündem başlığı haline geldi. Tepki gösterenlerden biri de Spiked dergisinin editörü Fraser Myers'tı; o da yaşananları "Orwellci ve tehlikeli" bulduğunu açıkladı. Kimi hukukçular ve siyasetçiler ise polisin sosyal medyada önleyici değil, cezalandırıcı bir moda geçtiğinden endişeli. Birçok kişi gazetecilerin tartışmalı konularda dahi özgürce konuşabilmesi gerektiğini savunuyor.
Telegraph gazetesi olayın ardından kanunların yenilenmesi ve özellikle sosyal medya soruşturmaları için daha net çerçeveler getirilmesi çağrısında bulundu. Çünkü Pearson örneği, toplumda ifade özgürlüğü ile kamu düzeninin nerede kesişeceği konusunda yeni sorular doğurdu.
Bir yorum Yaz