Virginia Giuffre: Yaşamı Tehdit Eden Kazada Günlerinin Sayılı Olduğunu İddia Etti
Bir dönemin ses getiren Jeffrey Epstein ve Prens Andrew davasında adı sıkça geçen Virginia Giuffre, şimdi de Batı Avustralya’da yaşanan bir trafik kazasıyla gündemde. 41 yaşındaki Giuffre, sosyal medya üzerinden yaptığı duyuruda, 24 Mart’ta bir okul otobüsünün aracına çarpması sonucu böbrek yetmezliği yaşadığını ve doktorların kendisine sadece dört gün ömrü kaldığını söyledi.
Instagram'da paylaştığı fotoğraflarda, vücudunda ağır morluklar olduğu görülen Giuffre, Perth’te özel bir üroloji hastanesine sevk edildi. Tedavisinin ardından, 7 Nisan'da hastaneden taburcu edildiğini belirtti. Kendi anlatımına göre, hızla gelen bir okul otobüsü aracına çarptı ve bu kaza da yaşamsal sağlık sorunlarına yol açtı.
Giuffre, hem ABD hem Avustralya vatandaşı olarak, önceki yargı süreçlerinden de ötürü medyada sıkça tartışılan bir isim. Özellikle geçmişte, Jeffrey Epstein’in seks ticareti ağı iddialarının ve Prens Andrew ile ilgili cinsel taciz suçlamalarının odağında yer almıştı. Olay, bu nedenle sadece bir trafik kazasının ötesinde yankı buldu.
Polise Göre Küçük Bir Kaza: İki Farklı Gerçeklik
Ancak olay başka bir boyutta da tartışılıyor. Batı Avustralya polisi, yaşanan kazayı belgelerinde "küçük bir olay" olarak niteledi. Polis raporlarına göre olayda sadece 2.000 dolarlık hasar oluştu, resmi olarak hiçbir yaralanma bildirilmedi.
Olayın diğer tarafında, okul otobüsü şoförü Ross Munns, Giuffre’nin açıklamalarını "abartılı" olarak değerlendirdi. Munns, bu kadar ağır bir kazanın yaşanmadığını ve söz konusu sağlık sorunlarının kazadan kaynaklanmadığını iddia etti. Şoför, Giuffre’nin yaşananları abartmasının temelinde medyada daha fazla görünür olma isteği olduğunu ima etti.
Bu iki zıt anlatım, Giuffre'nin geçmiş davaları nedeniyle kamuoyunda güven meselesini ve medya manipülasyonunu yeniden tartışmaya açtı. Sosyal medya da ikiye bölündü: Bir kesim Giuffre’nin yaşadıklarını ciddiye alırken, diğerleri polisin açıklamalarına daha çok güvendi.
Giuffre’nin daha önce Epstein ve Prens Andrew’e yönelik suçlamalarıyla yoğun bir kamuoyu ve medya baskısına maruz kalması, kimilerince iddialarının kuşkuyla karşılanmasına yol açıyor. Prens Andrew’un sivil davada Giuffre ile uzlaşma yoluna gitmiş olması, Epstein’in ise 2019’da kendini asarak yaşamına son vermesi, bu olayın da mercek altına alınmasına neden oldu.
Şimdi Batı Avustralya’daki bu kaza, tıpkı Giuffre’nin geçmişteki iddiaları gibi, farklı cephelerde farklı gerçeklikleri olan bir gelişme olarak dikkat çekiyor. İddialar ile resmi raporlar arasındaki uçurum, olayın doğruluğu ve kamuoyunun neyi nasıl algılayacağı konusunu da gündemin merkezine taşıyor.
Bir yorum Yaz