Suriye'de Captagon: Bir Uyuşturucu Endüstrisi Nasıl Devlet Ekonomisine Dönüştü?
Captagon adını belki sokak hikayelerinde, belki de dünya gündeminde sıkça duydunuz. Ama Suriye'de bu sentetik uyuşturucunun hikayesi bambaşka bir boyutta. Çünkü burada bir devlet, yani Esad rejimi, bu maddeyi sadece karaborsa için değil, tam anlamıyla bir gelir kaynağı ve siyasi koz olarak kullandı. Suriye'nin adını, neredeyse bir narco-state (uyuşturucu devleti) olarak dünya haritasında işaretleyen en büyük itici güç, tam da bu sebepti.
Savaşın ve yıkımın ortasında, Suriye toprakları devasa Captagon fabrikalarına dönüştü. 4. Zırhlı Tümen’in başındaki Mahir Esad, yani Beşar Esad’ın kardeşi, bu dev operasyonun merkezinde yer aldı. Raporlara göre üretim 2010'ların sonundan itibaren kontrolden çıktı. Devletin ve orduya yakın isimlerin kurup yönettiği tesisler, ülkenin dört bir yanında çalıştı; ürünler ise sınırları aşarak milyarlık bir çarkı döndürdü.
- Mezzeh Hava Üssü: Şam’ın göbeğinde bulunan bu askeri üs, hem Esad ailesinin hem de elit askeri birimlerin kullanımı için en büyük üretim merkezlerinden biriydi. Burada milyonlarca Captagon hapı depolanıp dağıtıldı. Sonunda bölgede etkin olan HTS güçleri bu tesisin bir kısmını basıp, devasa miktarlarda hapı imha etti.
- Latakia Otomobil Ticaret Şirketi: Munther Esad’ın sahibi olduğu bu yapı, aslında sıradan bir otomobil galerisi değil. Bölge halkı tarafından basılınca, binlerce Captagon hapının depolandığı ortaya çıktı. Arka planda ise işin aktörleri açık: Esad ailesinin kilit üyeleri.
- Douma Cips Fabrikası: Bir zamanlar sadece patates cipsi üreten küçük bir tesis, kısa sürede Captagon üretim atölyesine dönüştü. İşin başında Mahir Esad ve iş adamı Amer Khiti var; yerel halk bu fabrikanın büyüklüğü karşısında şok oldu. Bölgeye hakim olan HTS, burayı rejimin en büyük üretim merkezlerinden biri olarak işaret etti.
Uyuşturucudan Siyasete: Captagon'un Suriye ve Dünya Çapında Oynadığı Rol
Rejim, Captagon üretimini sıradan bir suç girişimi gibi değil, devlet politikası gibi yönetti. Her yıl en az 2 milyar dolar gelir elde edildiği tahmin ediliyor. Üstelik bu sadece doğrudan elde edilen para. Küresel ticari hacmi ise 10 milyar doları bulmuş durumda. Aslında bu miktar, Suriye'nin savaş dolayısıyla çökerttiği klasik ekonomisinden elde edemeyeceği bir gelir kaynağıydı.
Fakat Captagon sadece para demek değil. Suriye rejimi, bu ticareti bölgesel bir baskı aracı olarak da kullandı. Özellikle Körfez ülkelerine ve Suudi Arabistan'a yönelen ticaret sayesinde, elindeki uyuşturucu kozuyla karşı tarafı masada köşeye sıkıştırmayı başardı. Yaptırımların boğduğu ekonomi böylece nefes alırken, Captagon bir devlet silahına dönüştü.
Captagonun askeri yönü de var. Başlangıçta partilerde hızla yayılan bu sentetik haplar, çatışmalarda askerlerin ve militanların dayanıklılığını artırmak için de kullanıldı. Bağımlılık yapıcı etkisiyle, cephedeki savaşçıları ve dolayısıyla çatışmaları daha kanlı hale getirdi. İşte bu yüzden Batılı istihbarat raporlarında Suriye iç savaşında Captagon’a “savaşın görünmeyen yakıtı” deniyor.
Bunun karşısında muhalif HTS güçleri, örgütün en yetkili ismi Ebu Muhammed el-Colani'nin “Captagon Suriye’nin özünü bozuyor” diyerek duyurduğu büyük bir temizlik operasyonuna başladı. Özellikle 2024 yılının son aylarında örgüt, hem üretenleri hem de ticaret ağını hedef aldı. Yalnızca Suriyeliler değil, bölgeyi saran Türkiye ve Irak sınırlarından kaçakçılığın önlenmesi için de sıkı önlemler devreye sokuldu.
Yine de Suriye’nin Captagon gölgesinden sıyrılması kolay görünmüyor. Uyuşturucu ticaretinin toplumda yarattığı travmalar, yüz binlerce genci pençesine alan bağımlılık ve uluslararası kara paranın akışı, önümüzdeki yıllarda da ülkenin en karanlık sorunlarından biri olmaya aday. Mezzeh'deki imalathanelerden, Douma'nın eski cips fabrikalarına kadar yayılan bu devasa ağ, Esad ailesini dünyanın en güçlü uyuşturucu simsarları arasına soktu bile.
Bir yorum Yaz