21 Yaşındaki Aimee Walton'ın Ölümünde İncel Kültürü Etkisi İddiası

  • Ertan Şenyurt
  • 10 Eyl 2024
21 Yaşındaki Aimee Walton'ın Ölümünde İncel Kültürü Etkisi İddiası

İncel Kültürü Gündemde: Aimee Walton’ın Ölümünde Karanlık Bir Dijital Etki

Birçoğu belki bu internet altkültürünü ilk kez duyuyor: inceller. İngilizce'de “involuntary celibate” yani “istemeden bekâr kalan” anlamına gelen bu grup, özellikle kadınlara karşı nefret söylemleriyle öne çıkıyor. 2022 yılında, 21 yaşındaki Aimee Walton'ın trajik ölümü, bu kez okları bu çevrelerin etkisine çevirdi. Walton'ın ailesine göre, genç kadının intiharında şiddeti ve kadın düşmanlığını yücelten bu dijital toplulukların payı var.

Walton’ın ailesi, İngiltere’de yayın yapan Channel 4 News’a verdikleri demeçlerde, Aimee'nin sosyal medya ve çeşitli çevrimiçi platformlar aracılığıyla uzun süre incel ideolojisi ve nefret söylemine maruz kaldığını ileri sürdü. Kızlarının yaşadığı duygusal çöküntüye, bu gruplardaki kadınları aşağılayan ve suçlayan tartışmaların sebep olduğunu düşünüyorlar. Olayın kendi başına bir örnek olmadığı, bazı gençlerin de benzer forumlarda radikalleştiği artık giderek daha fazla konuşuluyor.

“İncel” Hareketinin Tehlikeli Çehresi

Kimilerine göre sadece internette kaybolmuş öfkeli gençler topluluğu olan inceller, aslında çok daha büyük bir tehdidin habercisi. Grubun üyeleri; sosyal, ekonomik ve psikolojik sebeplerle kadınlar tarafından ‘reddedildiklerini’ savunuyor ve zaman zaman bu öfkeyi organize şekilde dile getiriyorlar. 2014’te Elliot Rodger’ın ABD’de altı kişiyi öldürdüğü Santa Barbara saldırısı ve 2018’de Scott Beierle'nin Florida’da yoga stüdyosunda iki kadını öldürüp intihar ettiği olaylar; bu tür radikalleşmenin nasıl ölümcül sonuçlar doğurabileceğine dair somut örnekler sunuyor.

Elliot Rodger saldırısından sonra yayınladığı manifestoda genç kadınlara karşı duyduğu nefreti açıkça yazmıştı. Beierle de benzer şekilde, saldırı öncesinde kadınları hedef alan bir video paylaşmıştı. Bu vaka örnekleri, yalnızca çevrimiçi platformlardaki nefretin masa başında kalmadığını, gerçek hayata da sıçrayabildiğini gösteriyor.

Birçok uzman, bu olayların terörizme mi, yoksa nefret suçuna mı girdiği konusunda anlaşamıyor. Hukuki çerçevelerdeki farklılıklar, bu saldırıların neden genellikle ‘terör’ olarak değil de ‘nefret suçu’ sayıldığını açıklıyor. Ama akademik tartışmalarda “kadın düşmanlığı temelli aşırıcılığın” toplumsal tehlike oluşturduğu giderek daha güçlü vurgulanıyor.

Son yıllarda, sosyal medya ve forumlar aracılığıyla yayılan bu toksik ideolojiler; özellikle genç ve hassas bireyler üzerinde ciddi psikolojik etkiler yaratıyor. Aimee Walton’ın ölümü de, bu meseleye ışık tutan ve toplumdaki sessiz dehlizlerde büyüyen tehlikeyi gözler önüne seren sarsıcı bir örnek olarak akıllara kazınıyor.

Bir yorum Yaz